Kategoriler
Genel

Leb demeden Leblebiyi Anlamak! – Akrofonoloji

Levent’ten kaptığım laflardan birisini günlük hayatımda neredeyse tüm müşterilerime kullanıyorum; Palmiye Park’ta ev değil komşuluk pazarlıyoruz mantığıyla, ziyaretimize gelen müşterilere mevcut Palmiye’lilerin ne kadar kaliteli ve saygın kişilikler olduklarını ve ev sahipleri konusunda ne kadar titiz olduğumuzu anlatırken, yapmış veya yapabileceğimiz hatalar için de ‘insanlar kavun değil ki koklayıp anlayalım nasıl kişilikler olduklarını, ama yine de…’ diyerek kendimizi güvenliğe alıyoruz.

Remax çatısı altında gayrimenkul danışmanı olarak çalışan sayın ve sevgili arkadaşımız Birsen hanım bu konuda bir adım daha ileri gitmiş; insanları koklamak yerine isimlerinden nasıl bir karakter olduklarını anlamaya çalışıyor. Konu ilgimi çekti ve kendisinden kısa bir yazı istemiştim. Beni kırmadı. İşte Ah demeden Ahmet’i anlamak nasıl bişeymiş Birsen hanım anlatıyor;

Benim dışımda birilerinin okuması için ilk kez bir yazı yazıyorum. Doğrusu biraz heyecanlıyım nasıl bir yazı çıkacak kestiremiyorum. ..kısaca kendimden söz edeyim. Uzun yıllar bankacılık yaptım. Bankacılık bitince yine çalışmak istedim ama bu kez gerçekten yapmak istediğim bir iş olmalıydı. Çünkü çalışırken keyifli çalışmak da istiyorum… Bir sure sonra Re/Max Gayrimenkulle yollarımız kesişti. Ve son beş yıldır da iş yaşamım Re/max-Narlıdere ‘de devam ediyor.. Doğrusu bu işi çok seviyorum. Geçenlerde, yaptığım işte; bana yardımcı olur düşüncesiyle bir seminere katıldım.
Bir yazı yazmaya karar verdiğimde; yazının konusu belli olmuştu bile… Çünkü katıldığım seminerin Konusu İsimlerin analizi yani Akrofonoloji… Sanıyorum bir çoğunuz da benim gibi bu konuyu ilk kez duyuyorsunuz… Enteresen bir konu… Bu dinletiye gitmeye karar verdiğimde katılımcıların çok az olacağını düşündüm. Ama katılımcılar düşündüğümden fazlaydı… aramızda tek bir erkek dinleyici vardı kalanlar ise kadınlardı. : )) Kadınlar galiba bu tür konulara daha çok kafa yoruyor… Biz kadınlar detayları çok severiz : ))
Akrofonoloji nedir ? İsminizden yola çıkarak karakter analizi yapıyor ve geleceğinize dair ipuçları veriyor… Akrofonoloji eski çağlardan beri kullanılan bir yöntem… Eskiden insanlar, çocuklarına isim verirken ;bu isimlerin çocuklarının kaderlerini etkilediğini düşünürlermiş… Aslına bakarsanız ben de  seminere katılırken isim analizinin konut satışlarında ne kadar etkili olabileceğini düşünerek gitmiştim :))  Müşterilerimin isimlerinden ne istediklerini biraz olsun anlayabilir miyim  diye düşünmüştüm : )))…Bu işe zaman ayırmak ve inanmak gerekiyor… Bazı Bankaların; kredi verilirken kullandıkları birçok ölçütün yanı sıra isim analizinden de yararlandıklarını duymuştum…
Siz bu konuda ne düşünürsünüz bilemiyorum ama ben bu isimleri analiz etme yönteminin fena bir fikir olmadığını ve denemekte fayda olduğunu düşünüyorum…Eğer siz de bu konuya ilgi duyuyorsanız., Haluk Kemal Cebe ‘nin bu konuda, bir kitabı var ayrıca Internet üzerinden de bu konuya ilişkin bir çok şey öğrenebilirsiniz…şimdilik bu kadar… görüşmek umuduyla…
Harflerin ne anlama geldiği ile ilgili bir videoyu bu bağlantıda seyredebilirsiniz. http://www.uzmantv.com/isimden-karakter-tahlilinde-harflerin-anlamlari-nedir

Kategoriler
Genel

Ev Aramak İçin Harika Olabilecek bir Teknoloji!

Oturduğunuz yerden kucağınızdaki bilgisayar ekranına tıklayarak istediğiniz semtin, istediğiniz mahallenin, istediğiniz sokağındaki mevcut satılık dairenin fotosuna tıklayıp pıt diye evi görebilseniz ne güzel olurdu di mi?

İşte teknoloji gelmiş;

Ev aramak için değil ama bir sivri bunu dünyadaki çoğu büyük gazete için yapmış.

Bu bağlantıyı tıklayın ve ne demek istediğimi görün.

http://www.newseum.org/todaysfrontpages/flash/default.asp

Kategoriler
Genel

Zorla Ev Satmama Sanatı!

İşimiz gücümüz insanları ev sahibi yapmak derken, geçen gün bir müşteriye zorla ev ALDIRMADIM!

Bence sebeplerim doğruydu ama sizden de yorum almak istiyorum; siz onun yerinde olsanız napardınız?

Hikaye şöyle gelişti;

Cezayir’de yaşayan ve çalışan bu müşteri adayımız Palmiye Park’a geçen hafta sonu ziyarete geldi. Kendisi beni 1 hafta önce de aramıştı ve sesinden anladığım kadarıyla çok acele bir ev sahibi olmak istiyordu.

Kendisinin bir miktar birikimi var ve bu paranın üzerine bir miktar da kredi çekip Türkiye’de ev sahibi olmak istiyorlar.

Biraz sohbeti ilerletince henüz Türkiye’ye dönmek gibi bir planlarının olmadığını, en az 5 sene daha Cezayir’de yaşayacaklarını ama şimdiden bir ev alıp kiraya verip geldiklerinde kendilerinin taşınacaklarını söyledi. Bu plana kafam yatmadı ve kendilerine zorla da olsa Palmiye Park’tan ev aldırmadım.

En az 5 sene sonra ve belki Türkiye’ye taşınacak bir ailenin birikmiş parasının üzerine kredi çekip Türkiye’de bir konut alıp kiraya vermesi bana akıllıca gelmedi. Sebeplerim ve sonuçlarım;
– O yeni ev kiraya verilince 5 sene içinde o kiracı tarafından haşat edilecek,
– Kiracının yurt dışından takibi çok zor olacak. Kiracı çıkarsa kime ve nasıl kiralayacaklar?
– Dönüp dönmeyecekleri belli olmadığı için birikimlerini konut alarak değerlendirmek yerine dükkan almaları daha mantıklı geldi. Ya da en azından, güvendikleri bir müteahhitin yeni başlayacak bir projelerine bir miktar peşinat ve ufak ufak taksit veya ara ödemeleri ile girmelerini ve 3 sene içerisinde bir daireye sahip olmalarını önerdim.

Sanırım bu sebep ve tavsiyelerimi onlar da mantıklı buldu.

Siz ne yapardınız onların yerinde olsanız?

Kategoriler
Genel

Kadınlar Hakkında Yine mi Yanıldım???




Ağustos 2009’da yazdığım 3 Dakikalık Bir Aşk Hikayesi yazımda, yüzlerce ev sahibi adayı ile görüştükten sonra ev alım kararını Kadınların verdiğini, çünkü kendilerinden çok ailelerini düşündüklerini, pratik ve hızlı kararlar verebildiklerini söylemiş ve iddia etmiştim!

Uğur Özmen’in araştırmasına göre yine yanıldım! Kadınlar zannettiğim kadar da özverili değil galiba!



Uğur Özmen Bizim Kadınlarımız başlıklı yazısında, kadınların önceliklerinin benim iddia ettiklerimle pek alakalı olmadığını, en az biz erkekler kadar bencil olabilecek öncelikleri ve seçimleri olduğunu gösteren araştırma sonuçları sunmuş.
Benim tahminim, gelir düzeyi yükseldikçe insanların bencillik katsayısı artıyor; erkek kadın ayrımı yapmadan. İnsanın kazandıkları çoğaldıkça bir koruma ve karşılaştırma psikozuna girip paylaşmayı unutabiliyor.
Sayın Özmen’in araştırması ne kadar bilimselse, benim bayan bir müşterimin eşine söylediği aşağıdaki cümleler de o kadar gerçek ve pratik!
(Bay ve Bayan evi almaya karar vermek üzereler. Bey Bayana hadi beraber alacağız, senin de ismin tapuda yazacak, napalım? diye soruyor)
Bayan X kocasına aynen şunu söyledi: Ali’cim, bu evi SEN senelerin emeği ile kazandığın parayla alıyorsun; ben evi çok sevdim ama bu senin emeğin ve senin kararın!


Kategoriler
Genel

Ufuk abi niye???

Bugün www.emlakkulisi.com da okuyunca şok oldum.


BAL mezunu abim ve arkadaşım abim Ufuk Akgün bence en büyük İzmir düşmanına işbirliği teklif etmiş!

Yazının detaylarını bu bağlantıda okuyabilirsiniz; http://www.emlakkulisi.com/31685_ufuk_akgun__yuksel_cakmur_a_isbirligi_onerdi


Ufuk abi, İzmir’e sadece kötülüğü dokunmuş bir insana niye işbirliği önerirsin anlamıyorum?? Bu kişiden medet umup tekrar siyaset meydanına taşıyanları ve sizinle tekrar muhattap haline gelmesine yol açanları da!


Bu kişiden sadece Ufuk abi, Bülent Abi, Mazhar amca veya Kemal amca çekmedi; İzmir’in en gelişmeye açık ve şehri rahatlatacak nazım imar planını baltalayan, şehrin tam orta noktasında koca bir çukur kalmasına yol açan, Burhan Özfatura’nın emrivakisi ile yapılıp Süleyman Demirel ile açılışı yapılmış Ege Palas otelininin kaçak yapıldığını öne sürüp insanları töhmet altına sokan bu kişi, İzmir’in Kordonboyu’na bitişik nizam yapılaşmaya izin veren kişiden daha da büyük bir İzmir düşmanıdır.

Ufuk abi, başında bulunduğunuz çok ortaklı şirketin içinde bulunduğu durum ve sizin ağzınıza bakan yatırımcılarınız sebebiyle böyle birşey yaptığınızı düşünüyorum; ama yine de bu kadar güçlü işadamı ve İzmir’i seven mantıklı insanlar bir araya gelip bu insanı artık nasıl bu konuların dışına çekemiyor anlayamıyorum.

Heyecanım ve sinirim gençliğimden ve olanları İzmir’e yakıştıramamamdandır!
Kategoriler
Genel

Bu Sayfadaki İlk Yorumunuz!

Merhabalar,

Bugün SİZin gününüz!

Evet SİZ; bu sayfada yazdıklarımı bazen okuyan, komik veya saçma veya yararlı bulan, ama bugüne kadar sadece okuyup hiçbir yorum bırakmamış SİZe sesleniyorum!

Bugün bu sayfada ilk yorumunuzu yapmanızı rica ediyorum!

Aşağıdaki yorum kısmında bana sadece Merhaba demeniz yeter. Takip etmeniz ve Merhaba demeniz, benim bu sayfa aracılığı ile size verdiklerimden daha fazlasını bana verecektir; bunun için de teşekkürler.

Bu sayfa her yeni yazıda 250 kişiye mesaj olarak gidiyor, ve bunun haricinde her gün en az 150 kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yani nerdeyse 400 kişi her yeni yazı çıktığında bu sayfadan bir şekilde geçip gidiyor.

Eğer gelip geçenlerdenseniz, size de teşekkür ediyorum; eğer siz de bu sayfada yorum kısmında bir iz bırakırsanız 400 kişi daha sizin hikayenizi öğrenebilir.

Hadi bakalım o zaman; yeni gelenlere Merhaba diyelim, eski dostlara da Teşekkürler.

Lütfen?

Kategoriler
Genel

Pazarlık Yapmanın Sırrı; Keçi gibi İnatçı mı, Kuzu gibi Uysal mı?

Pazarlık yapmayı sevmeyen birisiyim. Herkes benim dediğime tamam dese dünyanın en mutlu insanı olurdum.Ama ne yazık ki hayat böyle değil.

Araştırma ve gözlemlerimden şunu öğrendim;

İşiniz dolayısıyla pazarlık yapmıyorsanız bile, evde çocuklarla ve hanımla, veya  en azından bakkal çakkalla bile ister istemez pazarlık yapmak durumunda kalıyorsunuzdur.

Hafta içerisinde Arda yazmıştı, Çinliler çok pazarlıkçı ve keçi gibi inatçı diye. Sayın Uğur Özmen ‘Müzakere‘ başlığı altında pazarlık sürecinin psikolojik ve matematik gerçeklerini bir dizi halinde yazıyor ve kendi başından geçmişlerden de örnekler ile süslüyor.

Bu sayfayı okuyan çoğu insan ev almak veya satmak için pazarlık yapmış veya yapacaklardır. Pazarlık yaparken karşı tarafı gebertmenin esasında 2 taraf için de kötü olduğunu vurgulamış Uğur bey. Tamamen katılıyorum.

Karşınızdakinin sizi kuzu, kendisini kurt gibi gördüğünü hissettiğiniz an pazarlık yapmamanız gereken bir ortamda olduğunuzu unutmayın ve hemen oradan çıkın.

Tabi bir de biz Türklere özgü gurur meselesi var; pazarlık yaparken amacınızı iyi belirleyin, karşınızdakinin kaybetmesi sizin kazanmanız anlamına gelmiyor! Özellikle pahası yüksek ve güven olması gereken alım satım işlemlerinde pazarlığın 2 tarafın da mutlu olacağı şekilde sonuçlanması gerekiyor. Eğer amacınız ve öncelikleriniz belliyse, gururunuzu unutun ve amacınıza ulaşın.

İşiniz bitene kadar ayıya dayı demeniz gerekebileceğini de unutmayın!

Başınızdan geçmiş iyi veya kötü bir pazarlık hikayesi var mı?

NOT: Bu yazdıklarım KUYUMCULAR için geçerli değildir, hepsine kılım; bütün işleri kazık atmak 🙂

Kategoriler
Genel

Yatırım için hangisini almak lazım? Dükkan mı Daire mi Arsa mı?

Bana en çok gelen sorulardan birisi bu; Sevgili Gurme, 40.000 TL birikimim var, üzerine kredi çekip yatırım yapmak istiyoruz; ev mi alalım dükkan mı?

Standart cevabım dükkan! Ezber değil, 3 sebebim var;

1. Kira getirisi için ev alınmaz, dükkan alınır! Aynı paraya satın alacağınız dükkan veya evin kira getirilerini karşılaştırırsanız dükkan getirisinin daha yüksek olacağını göreceksiniz.
2. Türkiye’de en zor şeyi ev kiracısı ile uğraşmak. Bu zorlukları yaşamak yerine paşa paşa ufak bir dükkan alırsınız, diyin ki adamın işleri iyi gitmedi pıt diye çıkar ya da kaçar, bir sonraki gelecek kiracı kendi dekorasyonunu zaten yapacaktır; yani size dükkanı kiralamaktan başka zorluk çıkmaz. Arada sırada elektrik borcu takan da olur, demedi demeyin!
3. Eve kiracı bulmak zordur! Kredi faizleri bu kadar düşmüşken zaten evi kiralamak zor, kira ödemek yerine insanlar ev alıyor… Küçük dükkanlara da her zaman rağbet vardır, yeri uygun olduğu sürece.

Peki o zaman yatırım için ev ne zaman alınır?
1. Prim yapacağına inandığınız yerlerdeki site tarzı projelerden inşaat öncesi veya sırasında alınır,
2. Tanıdık ve güvenilir müteahhitlerden arkadaş fiyatına veya koşullarıyla alınır.

Arsa???
1. Bu konulara daha meraklı ve ilgili kişilere önerilir
2. Dükkan ve konuta göre daha risklidir
3. Getirisi en yüksek olandır, riskle paralel olarak.
4. Babam her zaman şehrin bittiği yerden arsa al demiştir.

Emlakçı arkadaşlar sizin de önerilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum, özellikle konut konusunda!

Kategoriler
Genel

Palmiye Park 4. Etap Bugün Satışa Çıkıyor!

4 Şubat saat 10:00 itibariyle Palmiye Park’ta son etabımız olan 4. etabı da satışa çıkarıyoruz.

Sitedeki bence en güzel daireler bu etapta. Üstteki foto bu dairelerin salonundan çekildi!

Eğer Palmiye Park’lı olmayı düşünüyorsanız veya tanıdıklarınız var ise bu son fırsatı kaçırmasınlar.

Detaylar için http://palmiyeparketap4.blogspot.com adresine bekliyoruz.

Kategoriler
Genel

İnatçı Çinliler ve Güçlü Türk Kadınları!

Chicago’da www.belgraviagroup.com adlı başarılı bir gayrimenkul şirketinde gayrimenkul danışmanı olarak çalışan ve çok çok pahalı evler satan arkadaşım Arda Talu’dan Amerika’lı Ev alıcıları hakkında bir yazı yazmasını istemiştim.

Amerikalı coniler de bizim gibi pazarlıkçı mı, bayan kısmısı bizdeki gibi esas söz sahibi mi, detaycı mı…

Arda bunların hepsine cevap vermiş. Buyrun okuyunuz. Ardacım teşekkürler.

Bu yazıyı okuyan Türkiye’deki gayrimenkul danışmanı arkadaşlar aramızdaki benzerlik ve farklılıkları yorum kısmında paylaşır mısınız?

Amerikalilar ve Ev Alma Aliskanliklari
Chicago’da gecirdigim son 3 sene zarfinda, Sevgili Serdar’in Palmiye Park’ina benzer sitelerde bircok ev sattim. Serdar’la konusurken, acaba Turk alicilarla Amerikali alicilarin alim deneyimleri arasinda nasil farklar vardir diye birbirimize sorduk. Ben bu sorunsali 2 kategoriye ayirmayi uygun gordum: birincisinin hem maddi hem  psikolojik anlamda alim sureci ile ilgili(muzakere, kontrat, eslerin oynadigi rol, v.s.) ikincisinin ise daha cok kulturel degerlerin belirleyici oldugu aliskanliklarin ev tipleri seciminde ki oynadigi rol ile ilgili oldugunu dusunuyorum.
Ikinci kategori cok subjecktif ve bireysel uzantilari olan bir kategori oldugu icin, bu yazida bir satici gozuyle, daha cok alim sureci ile ilgili olan gozlemlerimi yansitmak istedim.
Chicago cok buyuk bir merkez metropol oldugu, ve de cok buyuk oranda is ve dis goc aldigi icin, bu alanda ki 4 senelik is deneyimim boyunca Amerika’nin ve dunyanin farkli yerlerinden gelen alicilarla munasebet kurup, bu alicilarin farkli aliskanliklarini gozlemlemek ve satis surecinde bunlara adapte olmaya calismak inanilmaz ilginc ve zenginlestirici bir deneyim oldu ve olmaya da devam ediyor benim icin.
Alim sureci ile ilgili olarak alicilari 3 gruba ayirmayi dusundum. Amerikalilar, Asya kokenli ( Hindistan, Cin agirlikli) alicilar, ve de Bati Avrupalilar. Bunlardan Amerikalilar ve Asyalilar benzer derecede agresifler, ozellikle muzakere surecinde, fakat bu 2 grubu ayiran ana ozellik Asyalilarin biraz inatci olmalari. Genelde bu kulturler, Amerika da ki is kulturunun omurgasi olan win-win mantalitesini pek ozumsememis oluyorlar, ve de cok supheci ve biraz vur-oldur mantalitesine sahip oluyorlar. Is aktinde karsi tarafinda kar etmesinin, dolayli olarak onlar icinde yararli olucagi fikrini pek anlayamiyorlar. Yanlis anlasilmasin, Asya kokenli insanlar Amerikada ki en caliskan ve basarili gruplar arasinda yeralir ama bu ozelliklerini sanirim kendi ozgun ulkelerinde ki duzensizligin yarattigi guven boslugunun bir sonucu olarak tasiyorlar diye dusunuyorum. O yuzden, satici olarak cok sabirli bir sekilde, gerekirse takilmis plak gibi pozisyonunuzu tekrar etmeniz gerekiyor.
Bati Avrupalilar ise, genelde cok ice donuk oluyorlar bu surec icerisinde. Neredeyse kendilerini mahcup olmus gosterecek derecede diyebilirim. Tabii, bu biraz kulturel biraz da taktik olarak kullandiklari bir yontem. Ama, bu insanlarla konusurken, dengeyi cok iyi kurmak ve size karsi olusturduklari ozel cizgi sinirina saygi gostermek gerekiyor.
Bu surecte calistigim birkac Turk musterimi de, Guney Amerikalilar ile birlikte, Asya’lilar kategorisine koyucam ve de tabii hicbir Turk’e su ana kadar satis yapmakta basarili olamadigimi da ekleyerek J
Sevgili Serdar’in, eslerin, ozellikle bayanlarin, bu surecte ki rolleri konusunda ki yazdiklari yazilari hepimiz okuduk. Bu surecte, bayanlarin oynadigi rolun agirligi ile ilgili soylediklerinin coguna katilmakla beraber,  genelde burda eslerin uyumlu ve takim halinde davranabilme kapasitelerinin bu surecte cok onemli pozitif ve negatif dengeler olusturduguna da eklemeliyim. Hatta Serdar’in gozlemlerinden yola cikacak olursam, burda ki surecte bayanlarin Turkiyede ki kadar agir bir rol oynamadiklarini bile soyleyebilirim.  Ornek vericek olursak, eger maddi gucu olan esi ( ve siyaseten dogru olmayalim, ve bu esin genelde erkeklerden olustugunu soyleyelim,) ya da anlatim kolayligi olsun diye soylemek gerekirse, aile reisini, aile reisi gibi hissetirmeye dikkat etmek lazim oldugunu, fakat diger taraftan da kesinlikle bayan ese karsi herhangi bir sekilde, ev hanimi oldugunu varsayarak hareket etmemek gerektigini ve bu tarz ayirimlar yapmamaya cok ozen gostermek ve dikkat etmek gerektigini de eklemek gerekir.  
Serdar’in devamli olarak bahsettigi evrensel nitelikte olan ana prensipleri tekrar tekrar irdelemekte cok fayda var burada; cunku genel olarak Turk ya da Amerikali olsun, alicilarin dustugu en buyuk tuzak olan isin maddi boyutu her ne kadar oncelikli olsa da, bunun yaninda sorulmasi gereken ayni derecede onemli baska sorularda var; sonucta bir evin metrekare fiyatinin x ya da y olmasi kadar o metrekare fiyatinin icerigi de cok onemli. e.g.. mutahit/insaat firmanin kalitesi, almayi dusundugunuz evin size hem yer olarak hem yapi olarak kazandirdigi avantajlar ve imkanlar, sizin yasam tarziniza uygun olup olmamasi v.s.
Sonuc itibari ile basarili bir satis surecini saglayan en onemli degerin, saticinin, alici nezninde sagladigi guven duygusu oldugunu da soylemekte yarar oldugunu dusunuyorum.
Sevgili dostum Serdar’a da bu deneyimimi paylasmami sagladigi icin cok tesekkur ediyor ve de yarattigi inanilmaz basarili Palmiye Park projesinde ve gelecekte planladigi ve gerceklistirmeyi dusundugu diger basarili projeler icin de iyi sanslar diliyorum.